21 Kasım 2010 Pazar

HAYAT AĞACI

Ağaçtaki ilk tecelli Kether'dir (Taç). Bu tek nokta ile ilintilidir. Kether evrendeki her şeyin başlangıcıdır. Bütün şekiller noktayla başlar, o bütün şekillerin en basit ve temel olanıdır. Mümkün olan her şeklin potansiyelini temsil eder, aynı şekilde Kether evrendeki her şeyin potansiyelini temsil etmektedir. O Eheieh'in şekli halidir.

Kether'in potansiyelinden Hokmah (Hikmet, Bilgelik) tecelli eder. Bunu iki noktaya benzetebiliriz. O eril ve dişili temsil eder. Herşeyin içindeki mevcut kutupluluğu temsil eder. Bir bakıma tek olan kendini bölerek iki meydana getirdiği için, yaşam başlangıcı ve sperm ve yumurta birleşerek bir zigot (döllenmiş yumurta) yaratıkları meosis sürecine benzetebiliriz. Bu Tzim Tzim süreci, evrenin yaratılışıdır. Bu belirli bir başlangıç noktası ve sonu, ama aynı zamanda yaşamın doğal sürekliliğini temsil eder.

Binah (Anlayış) ise, Hokmah'tan form ve işlev yaratma enerjisine kısıtlamak için gelen alıcı güç, İkilem, Duad'den zuhur eden Üçlem, Triad'dır. Üçgen tek bir form olarak çalışan üçlemi simgeler. Burada iki zıt güç ve üçüncü bir dengeleyici güç aralarında dördüncü bir güç, İlahiliğin tezahürünü ortaya koyarlar. Onu hayatın doğduğu evrensel rahme benzetebiliriz. O, İlahiliğin fiziksel formda tezahür edebilmesi için yaratılan Tzim Tzum boşluğudur.

İlk üç şekiller bütün şeylerin tezahür olmayan yönünü veya özünü içermektedir. Onlar safi özlerinde noktadırlar. Bu şekil görülebilir, ama aklın gözünde doldurulması gerekir. O, tezahürattan hemen önceki hali Ain, Ain Sof ve Ain Sof Aur [Hiçlik, Sonsuzluk ve Sonsuz Işık] halini temsil etmektedir. Tezhürat süreci başlar başlamaz, her şeklin özü somut çizgilerden belirlenmiş bir şekil alır. Tezahür olmayan Tanrının özünden rahim de oluşan ve sonradan olgunluğa varan süreci içeren, fiziksel tezahürata dek insan yaratılışına paraleledir.

Hesed (Merhamet), Binah'ın faaliyetlerinden yaratılan tezahürattır. Burada tek yatay çizgiyi bulmaktayız. Bu fiziksel tezahürata girmenin ilk safhasıdır. Hesed, daha somut bir şekilde Hokmah'ın yansımasıdır. Hesed ayrıca Hayat Ağacında arketipsel eril şeklidir. O dışa yayılma gücünün tezahüratıdır. Dolayısıyla, onun nihai ifadesini düz çizgide bulmak mümkündür. Çizgi sürekli genişler ve uzar. O Hesed faaliyetlerini çok iyi temsil eder.

Hokmah-Hesed ilişkisine benzer olarak, Geburah (Güç) da Binah'ın daha somut bir şekilde yansımasıdır. Ancak burada daireyi buluyoruz. Daire kısıtlama gücünün iyi bir simgesidir. O, hepimizin içinde dünyaya geldiği rahmi simgelemektedir. Bu bizi tezahürat sürecinde yardım eden kısıtlayıcı güçtür. Onu ayrıca kendi kuyruğunu ısıran kuyruklu yılan Ouroboros'a benzetebiliriz.

Daha önce belirtildiği gibi, çizgi ve daire, iki nokta ve üç nokta ile temsil edilen güçlerinin tezahüratının sonucudur. Altıncı şekil bu tezahür eden güç temasını devam etmektedir. Bu Kether noktasının tezahürat sürecinin bir sonraki evresidir. Eğer noktanın sayfadan aşağı akmasına izin verilseydi, o kolaylıkla bir dikey çizgi oluştururdu. Altıncı şekil Tifaret (Güzellik) tecellisiyle ilgilidir.

Düz çizginin basitliğinde büyük bir güzellik vardır. Yatay çizginin temsil ettiği genişleme yerine, çizgi, yükseliş ve inişi belirtmek üzere dikeydir.

Dikey ve yatay çizgilerin birleşimi yedinci şekli ortaya çıkarır. Bu şekil Netzah (zafer) ile ilgilidir. İlginçtir ki yatay çizgi ister üste veya altta olsun, sonuç hep aynıdır. Her birinde Dal (Dalet) harfinin (kapı) iki farklı şekli vardır. Harf aşk gezegeni Venüs ile ilintilidir ve bu Netzah'a atfedilen gezegendir. Bu tezahüratın zuhur ettiği kapıdır, rahmin kapısıdır.

Sekizinci şekil Geburah'in Tifaret'ten çıkarılmasından ortaya çıkar. Çıkarma, dişil işlev kısıtlamayla yakınlığı vardır. O, Geburah gücüne yakındır, nitekim Adalet Kılıcı olarak kir ve tortuyu kesip yakar ve kutsal ve kutsanmış olanı açıya çıkarır. Yarım daire tecelli Hod ile ilgilidir. O yukarısındaki Ağaçtan enerji alır ve Yesod'a yönlendirir.

Dokuzuncu şekil Tifaret'in dikey çizgisine benzer ama eğiktir ve bir hilal oluşturur. Bu hilal şekli tecelli Yesod'a (Temel) atfedilir. Kabala, Yesod'u aysal nitelikli olarak tanır. O, insan ve İlahi arasından gelip giden enerjileri temsil eder ve İlahilikten insana ve insandan Tanrı'ya geri enerji gönderebilme özelliğine sahiptir.

Son tecelli bir kupa şeklinde hilaldir. Şekil son tecelli Malkut'ta (Krallık) yatar. Bu ykarıda sıralan bütün şekillerin alıcı sondur. Bu Kether'de başlayan sürecin son tecellisinin kabıdır

SIRLARIN AÇIKLANMASI
Kabala’nın sırlarının gizli olmasının çeşitli sebepleri vardır:
1. “Sırların açıklanması için bir zorunluluk yoktur.”
2. “Sırların açıklanmasında ifade yönüyle imkânsızlıklar mevcuttur.”
3. “Yaratan’ın özel sırrıdır.”
Kabala’da yukarda ki üç sınırlandırıcı tarafından kapsanmayan en ufak detay yoktur.
1. “Sırların açıklanması için bir zorunluluk yoktur.” Sırların açıklanması ancak toplum bu tür bir açıklamadan anında fayda sağlıyor ise söz konusu olabilirdi. Aksi durumda sadece “ne olmuş yani” türü bir tepki gündeme gelirdi. Böyle bir aksi durum ve tepki Kabala’cıların hem kendilerini ve hem de diğerlerini önemsiz işlerle meşgul etmeleri demekti. Kabalacılar işte bu nedenledir ki sadece sır tutmayı bilen ve sırrını tamamen zorunlu olmadıkça açıklamayan kişileri öğrenci olarak kabul etmişlerdir.
2. “Sırların açıklanmasında ifade yönüyle imkânsızlıklar mevcuttur.” Bu durum Kabala’nın sırlarının açıklanması üzerindeki yasağın dilin ifade yetersizliğinden kaynaklandığını ifade etmektedir. Sözü edilen, dilimizdeki kelimelerin karmaşık ruhsal kavramları aktarmaktaki yetersizliği ve öğrencileri düşünmeye sevkidir. Böylece bu sırların açıklanması için yukarıdan izin gerekir.
Yukardan izin ünlü Kabalacı ARİ’nin yazılarında şöyle geçer; “Biliniz ki büyük ruhlar dışsal (kişiyi çevreleyen) veya içsel (içini saran) ışıkla doldurulmuştur. Dışsal ışıkla doldurulmuş olan ruhlar sırları söylemek yetisine sahiptir. Bunu öyle yaparlar ki bu sırları hak etmeyen insanlar anlamazlar.”
Örneğin Rabbi Shimon Bar Yohay bu tür çevreleyici ışıkla doldurulmuş bir ruha sahipti. Öyle bir gücü vardı ki herhangi bir toplulukta sadece “Zohar” kitabını yazmak için yönlendirilmiş olanlarca anlaşılabilirdi. Ondan önce ve daha bilgili Kabalacılar bulunmasına karşın bunlarda Şimon’un ruhani kavramları kelimelere dökme gücü yoktu.
Görüleceği gibi Kabala’nın tanıtımı Kabalacı’nın bilgi düzeyine bağlı değil, daha ziyade ruhunun niteliklerine bağlıdır. Bu ruh durumudur ki, yukardan gelen iletileri var olan bilginin bir bölümünü açıklamak üzere alır. Bu yüzden “Zohar” öncesi Kabala hakkında temel bazı çalışmaları bulamıyoruz. Sahip olduğumuz çalışmalar ise muğlâk ve açık olmayan ipuçları taşımaktadırlar. Rabbi Şimon zamanında bir tek Rabbi Ari Kabala’nın bir başka bölümünü “açma” iznine sahipti. Tekrarlarsak, Ari’den önce ondan daha fazla Kabala bilgisi olanlar mutlaka vardı, fakat yukardan izin almamışlardı. Ari’nin kitaplarının ortaya çıkmasından bu yana Kabala ile ilgili herkes diğer kitapları bırakarak sadece “Zohar” ve Ari’nin kitaplarını öğrenmeye yönelmişlerdir.
3. “Yaratanın özel sırrıdır”. Bu sınırlamanın özü Kabala’nın sırlarının sadece Yaratana sadık ve saygılı olanlara açılabilmesidir. Kabala’nın sırlarının saklanmasının en önemli nedeni budur. Birçok şarlatan Kabala’yı kendi çıkarları için kullanmıştır. Bunlar geleceğe dönük öngörülerde bulunmuş, keramet göstermiş ve inançlı insanları çekmişlerdir. Başlangıçta Kabala’nın saklanması tamamen bu yüzdendir. Gerçek Kabala’cılar bu nedenle öğrenci alırken seçimde kitaba uygun şekilde tüm noktaları dikkate almışlardır. Her nesilde Kabala öğrencileri çok sınırlı ve en ağır yeminler altında kabul edilmişlerdir ve bu öğrencilerin üç sınırlama ile ilgili en ufak, en ihmal edilebilir detayı dahi açıklaması yasaklanmıştır.
Bu üç yasaklama ile Kabala’nın kendisini üçe böldüğü düşünülmemelidir. Hayır; her kısım, her kelime, her terim bu üç kriter adına saklanmıştır. Bu üç kriter Kabala bilimsel öğretisinde sürekli etkindir.
Bu şartlarda şöyle bir soru da ortaya çıkmaktadır. Eğer sırlar bu kadar derinde saklı ise, Kabala hakkındaki farklı yazılar nereden çıkmaktadır? Bunun nedeni ise şartların ilk ikisi ile üçüncüsünün arasındaki farktır. Son şart en önemlisidir. “Açıklanması zorunlu değildir” dış şartların etkisi ile sık sık değişebilir ve “Açıklanması zorunludur” haline gelebilir. Bu insanoğlunun bir bütün olarak gelişmesi sonucu olabileceği gibi yukarıdan verilen bir izinle de olabilir. Bu izin Rabbi Şimon ve Ari’ye ve daha az olarak diğerlerine de verilmiştir. İşte bu nedenle arada bir Kabala hakkında otantik kitaplar görebiliyoruz.
Ben de öğretmenimden Kabala’yı bu şartlarda aldım. Aynı zor şartlarda, korumak ve sır saklamak. Bununla beraber, “Hareket Zamanı” bölümünde açıklanan nedenlerle “Açıklanması zorunlu değildir” “Açıklanması zorunludur” haline dönüşmüştür. İşte tamamen bu nedenledir ki bir parçayı açık hale getirirken diğer ikisini koruyor ve saklıyorum, tıpkı yemin ettiğim gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder